Günlerden bir gün, bizim filozof Plato, nam-ı değer Eflatun, hocasına sorar: "Aşk nedir, onu nasıl bulabilirim?" Hoca yanıtlar: "Önünde uçsuz bucaksız bir tarla var. Geriye doğru asla yürümeyeceksin ve sadece bir tane buğday sapı seçeceksin. En güzel buğday sapını bulmuşsan eğer, aşkı bulmuşsundur."
Plato tarlaya doğru yürür, içinden geçer, tarlanın sonuna geldiğindeyse elinde hiçbir şey yoktur. Hoca sorar: "Neden hiçbir şey seçmedin?" Plato cevap verir:" Çünkü sadece tek bir tane sap seçmem gerekiyordu. Geriye de dönemezdim. En güzel sapı bulmuştum aslında, ancak ileride daha da güzelleri olabileceğinden emin olamadım ve o yüzden onu almadım. Yürümeye devam ettikçe gördüğüm buğdaylar az önce beğendiğimki kadar güzel değildi. O yüzden sonunda hiçbirini seçmedim.
"İşte" der hoca, "bu, aşktır."
Günlerden başka bir gün, bizim Plato hocasına gider gene ve sorar: "Evlilik nedir, onu nasıl bulabilirim?"
Hoca yanıtlar: "Önünde genç ağaçlardan oluşan bir orman var. Geriye dönmeden yürümeye başla, ve sadece bir tane ağaç kes. Eğer en uzun ağacı bulmuşsan, evliliği de buldun demektir."
Plato ormana doğru yürür, ve çok geçmeden elinde bir ağaç ile beraber döner. Elindeki ağaç ne genç ne de en uzundur. Öyle alelade bir ağaçtır. Hoca da farkeder: "Niye böylesine sıradan bir ağacı seçtin ki?" der.
Plato yanıtlar: "Bir süre önceki tecrübem yüzünden. Ormanın yarısına kadar yürüdüm, fakat pek bir şey bulamadım. Derken bu ağacı farkettim ve o kadar da kötü olmadığını düşündüm. Bunu kesip getirdim. Fırsatı kaçırmak istemedim."
Hoca bilmişlikle karşılık verir. "İşte" der, "bu da evlilik"
Mehhh...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder