- O klasik durum, hani herkesin kulaklarına kadar sırıtarak "hayırlı olsun" demeleri
- İlk tanıştığın insanların senin nereli olduğundan başlayıp, ebeveynlerinin memleketleri, meslekleri, belki yaşları, oturduğun muhit (hatta işin bokunu çıkartıp "evin kira mı yoksa size mi ait" soruları), maaşım, daha önce çalıştığım yerler ve ayrıntıları,vs. sorularıyla sinirimi tepeme çıkartmaları [SANA NE KARDEŞİM, SANA NE??]
- Bu kadar zevzek konuşmalara karşılık bana işyeri hakkındaki rutinden, alışkanlıklardan, öncelikli bilmem gereken şeylerden bahsetmemeleri,
- Birşeyi yanlış ya da eksik yaptığımda gözleri ile bana memnuniyetsizliklerini bildirmeleri,
- Ben kendim bu ve benzer bilgileri öğrenmek için bir sürü sorduğumda da isteksiz ve yarım ağız cevap vermeleri (sanki benim müneccim olmam gerekiyormuş gibi),
- Bayan olduğum için milletin beni baştan aşağı süzmesi ve kendimi ortalık malı hissetmemi başarmaları,
- Eğer mektepli bir velet olarak, alaylı bir şefe denk geldiyseniz sizi önemsemiyor havalarına girmesi, ve size boktan bir iş yaptırdıkları zaman o zavallı egolarının aldığı tatmini görmek,
- Yeni gelen vatandaşın, ofisin huyunu-suyunu-düzenini öğrenene kadar birkaç gerizekalının iş kaktırma çabalarına mazur kalmaları
- Biriyle 5-10 dk. (kabalık olmasın diye) muhabbet kurduktan sonra onun seni kendi seviyesine indirgeyerek neredeyse enseye şaplak duruma getirmesi
- Sizin bulunduğunuz ortamlarda sizden önce o pozisyonda çalışmış kişi(ler)den sıkça ve "ahhhh, o çok başkaydı cnm" anlamında cümleler kurulması
- Ve gene benzer bir ortamda yeni geleni, normal bir sohbete dahil etmemek için sadece kendi bildikleri olay ve kişilerden (belki de yüzbininci kez) bahsetmeleri
- Bunları da geçtim, hele hele şefin sana inceden yavşaması gibi bir durum varsa hakkaten b.ku yidin demektir.
Bir arkadaşımın lafıydı-ki durumuma en uyan cümledir şu an için: "Su içmiş ejderha kadar endişeliyim!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder