Haziran 18, 2012

Çığlık

Soyut resimler olsun, heykeller vs olsun, sanatı tek başıma yorumlamada işin içinden çıkmakta tek başıma başarılı değilimdir- her ne kadar yorumlama, kişinin hayalgücüne bırakılmış olsa da. Niye böyle başladım yazıya, çünkü şu an çığlık atmak, deli deli bağırmak, salya sümük ağlamak, birşeyler parçalamak istiyorum. Ve bunları düşünürken akabininde meşhur "Çığlık" tablosu geldi aklıma, Edvard Munch adlı ressamın meşhur eseri. Tabii bunu bilmek için sanat tarihi fln okumuş olmaya gerek yok, karikatür dergilerinde bile üzerinden espirisi yapıldı çokça. Şu an hissetmiş olduğum halet-i ruhiyeyi, o boğulma-tutsaklık-duvarların üstüne üstüne gelmesi gibi duyguları anlatması açısından ona sığındım. Gerçi ressam doğanın çığlığından esinlenmiş olsa da ben kendi iç kavgamla bağdaştırmak istedim, kendime yetemiyorum, kendimden dışarı bir çıkış yolu arıyorum, bulamayıp tekrar kendime sarmaya başlıyorum. İçten içe kendimi yiyorum, yok ediyorum, kendime neden iyilik yapamıyorum? Acının duvarları ardına kendimi hapsedip sonra da kendime acıyorum.

1 yorum:

  1. uzun süre anlayanı çıkmamış birisi. sonunda yazmayı bırakmış olduğunu düşünüyorum. son yazısındaki tarihe bakınca. aramızdan birisi daha doğru zaman doğru yerde karşılaşma fırsatını bulamamış. bir yaprak gibi önce soldu. sonra koptu. ruhu bile kalmadı geriye.. rüzgarda savruldu..

    YanıtlaSil